İnsan hakları, her bireyin eşit, özgür ve onurlu bir şekilde yaşama hakkını savunan önemli bir ilkedir. Bu hakların korunması ve ihlal edildiğinde adaletin sağlanması için ise uluslararası düzeyde bir mekanizma bulunmaktadır: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1959 yılında kurulmuş ve Avrupa Konseyi üyesi olan 47 ülkenin vatandaşlarının haklarını koruma görevini üstlenmiştir. Türkiye de bu ülkeler arasında yer almakta ve Türk vatandaşları, haklarının ihlal edildiği durumlarda Mahkeme'ye başvurabilmektedir.
Ancak İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru süreci oldukça karmaşık ve uzun bir süreçtir. İlk olarak, başvuruda bulunacak kişi veya kişiler, Türkiye'deki iç hukuk yollarını tam olarak tüketmiş olmalıdır. Yani, ulusal mahkemelerde hak arama süreci tamamlanmadan doğrudan Mahkeme'ye başvurmak mümkün değildir.
İç hukuk yolları tüketildikten sonra başvuru süreci başlar. Başvuruyu yapacak kişi veya kişiler, başvurularını yazılı olarak yapmalı ve Mahkeme'ye sunmalıdır. Başvurular, Türkçe veya Fransızca olarak yapılabilir. Başvuruların düzgün bir şekilde hazırlanması, içeriğin net ve tutarlı olması oldukça önemlidir. Aksi halde başvurunun reddedilme ihtimali yüksektir.
Başvurunun kabul edilmesi durumunda, Mahkeme başvurunun niteliğine göre bir ön soruşturma süreci başlatabilir. Bu süreçte Mahkeme, taraflardan ek bilgiler isteyebilir ve delillerin toplanmasını sağlayabilir. Ön soruşturma sonucunda ise Mahkeme, başvurunun kabul edilip edilmeyeceği konusunda bir karar verir.
Başvuru kabul edildiği takdirde, davaya ilişkin görüşlerin değiş tokuş edileceği bir duruşma süreci başlar. Duruşmalar genellikle kamuya açık olarak yapılır ve davaya ilişkin iddiaları ve delilleri sunmak için tarafların avukatları hazır bulunur. Mahkeme, taraf delillerini analiz eder ve başvuruya ilişkin bir karar verir.
İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararlar ise bağlayıcıdır ve üye ülkeler tarafından uygulanmak zorundadır. Türkiye'de de Mahkeme'nin verdiği kararlar uygulanmakta olup, bu sayede insan hakları ihlallerinin önlenmesi ve adaletin sağlanması amaçlanmaktadır.
Sonuç olarak, İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru süreci oldukça detaylı ve zaman alıcı bir süreçtir. Ancak, bu süreçte haklarını ihlal edilen bireyler, adaletin sağlanması ve haklarının korunması için Mahkeme'ye başvuruda bulunabilmektedir. Türkiye'nin de içinde yer aldığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, böylelikle insan haklarının korunmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1959 yılında kurulmuş ve Avrupa Konseyi üyesi olan 47 ülkenin vatandaşlarının haklarını koruma görevini üstlenmiştir. Türkiye de bu ülkeler arasında yer almakta ve Türk vatandaşları, haklarının ihlal edildiği durumlarda Mahkeme'ye başvurabilmektedir.
Ancak İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru süreci oldukça karmaşık ve uzun bir süreçtir. İlk olarak, başvuruda bulunacak kişi veya kişiler, Türkiye'deki iç hukuk yollarını tam olarak tüketmiş olmalıdır. Yani, ulusal mahkemelerde hak arama süreci tamamlanmadan doğrudan Mahkeme'ye başvurmak mümkün değildir.
İç hukuk yolları tüketildikten sonra başvuru süreci başlar. Başvuruyu yapacak kişi veya kişiler, başvurularını yazılı olarak yapmalı ve Mahkeme'ye sunmalıdır. Başvurular, Türkçe veya Fransızca olarak yapılabilir. Başvuruların düzgün bir şekilde hazırlanması, içeriğin net ve tutarlı olması oldukça önemlidir. Aksi halde başvurunun reddedilme ihtimali yüksektir.
Başvurunun kabul edilmesi durumunda, Mahkeme başvurunun niteliğine göre bir ön soruşturma süreci başlatabilir. Bu süreçte Mahkeme, taraflardan ek bilgiler isteyebilir ve delillerin toplanmasını sağlayabilir. Ön soruşturma sonucunda ise Mahkeme, başvurunun kabul edilip edilmeyeceği konusunda bir karar verir.
Başvuru kabul edildiği takdirde, davaya ilişkin görüşlerin değiş tokuş edileceği bir duruşma süreci başlar. Duruşmalar genellikle kamuya açık olarak yapılır ve davaya ilişkin iddiaları ve delilleri sunmak için tarafların avukatları hazır bulunur. Mahkeme, taraf delillerini analiz eder ve başvuruya ilişkin bir karar verir.
İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararlar ise bağlayıcıdır ve üye ülkeler tarafından uygulanmak zorundadır. Türkiye'de de Mahkeme'nin verdiği kararlar uygulanmakta olup, bu sayede insan hakları ihlallerinin önlenmesi ve adaletin sağlanması amaçlanmaktadır.
Sonuç olarak, İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru süreci oldukça detaylı ve zaman alıcı bir süreçtir. Ancak, bu süreçte haklarını ihlal edilen bireyler, adaletin sağlanması ve haklarının korunması için Mahkeme'ye başvuruda bulunabilmektedir. Türkiye'nin de içinde yer aldığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, böylelikle insan haklarının korunmasında önemli bir rol oynamaktadır.